31 Ağustos 2024

Sınavıma dokunma

Yeni sınav yönetmeliğiyle galiba "Dışişleri'nin sıradanlaştırılma öyküsü"nde de sona yaklaşılıyor

Dışişleri Bakanlığı, 8 Ağustos'ta yayınladığı duyuruyla 200 yeni aday meslek memuru almak için 28 Eylül'de sınav yapılacağını ilan etti. Bu yıl daha önce de 50 yeni diplomat Bakanlık'ta göreve başlamıştı. Bu kere İlan edilen 200 kişilik kadronun tamamı kullanılacak olursa, bir yılda 250 yeni meslek memuru alınarak Dışişleri'nde bir ilke imza atılacak.

Diplomatik temsilcilik sayısı bakımından Türkiye dünya üçüncüsü

Diplomatik temsilcilik sayısındaki artışa bağlı olarak her yıl daha fazla personele ihtiyaç duyulması doğaldır. İşte hatalar zinciri tam da bu noktada, olur olmaz yerlerde plansız programsız büyükelçilikler açılmasıyla başladı. Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı döneminde her konuşmasında diplomatik temsilcilik sayısı bakımından Türkiye'nin hedefinin ilk beşe girmek olduğunu söylerdi. 2023 hedeflerinin hiçbiri tutturulamadı, ama her ne hikmetse geçen yıl Çin ve ABD'nin ardından üçüncü sıraya yerleşmişiz. Peki büyükelçiliklerimizin sayısı artınca Türkiye diplomaside daha etkili bir konuma mı geldi? Bize sormadan kuşun bile uçmadığı iddia edilen Orta Doğu'da, Türkiye'nin artık esamesi okunmuyor. Gazze savaşını sona erdirmek için Katar, Mısır, Suudi Arabistan hatta binlerce km uzaklıktaki Çin devrede. Türkiye ise Somali ile Etopya'nın arasını bulmaya çalışmakla avunuyor.

2008 yılında bir avuç işin ehli diplomatın özverili çalışmasıyla 152 gibi rekor oyla kazandığımız BM Güvenlik Konseyi seçimlerinde Türkiye 6 yıl sonra yeniden aday olduğunda, bu kere  61 oy alarak İspanya ve Yeni Zelanda'ya karşı seçimleri kaybetti. Son yıllarda da uluslararası kuruluşlarda ciddi bir seçim kazanamadı.

Afrika ülkeleriyle ikili ticaret hacimlerinde sağlanan artışlar oransal olarak büyük görünse de, rakamlar itibariyle anlamlı bir seviyede değil. Demek ki diplomasi ağını genişletmek o kadar da işe yaramamış. 

1 Mart 2024 tarihli Dışişleri'nin yeni sınav yönetmeliği ne gibi değişiklikler getiriyor?

Görevde 15 ayını tamamlayan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, "sürekli reform ve kesintisiz değişim" söylemi çerçevesinde, anlaşılan reform sırası bu kere bugüne kadar herkesin gıptayla baktığı Dışişleri giriş sınavlarına gelmiş. 1 Mart 2024 tarihli resmi gazetede yayımlanan yeni sınav yönetmeliğinde sessiz sedasız çok tartışılacak bir dizi değişiklikler gerçekleştirilmiş. 28 Eylül'de yapılacak meslek memurluğu sınavında ilk kez uygulanacak yeni sınav yönetmeliği uyarınca adaylar bundan böyle yazılı sınavlarda yabancı dilden Türkçeye çeviri yapmayacaklar.

Daha da vahimi yazılı sınavlarda ortalama 70'i tutturmak kaydıyla, geçer not 60'a düşürülmüş.

Eskiden İngilizce dışında bir yabancı dilden sınava girenler, ayrıca Bakanlık tarafından yapılan İngilizce sınavlarına tabii tutulurlardı. Şimdi bu zorunluluk da kaldırılıyor. Sadece Ermenice bilen birinin Bakanlığa diplomat olarak girmesi mümkün hale geliyor. Bugün İngilizce bilmeyen bir diplomatın tek bir başka yabancı dille görev yapması mümkün değildir. Öte yandan Çince bilmek, İlla Çin uzmanı olmak anlamanı da gelmez, bu ülke hakkında yabancı dildeki neşriyatı takip etmek şarttır.

Yabancı dil bilgisinin önemi

Son yapılan değişikliklerle "yabancı dilde kompozisyon" ve "Türkçeden yabancı dile çeviri" sınavlarında her ikisinden de 61 not alan bir aday, Türkçe kompozisyondan 87 aldıysa yazılı sınavları başarıyla geçmiş sayılarak sözlü sınavlara girmeye hak kazanacak. Sınav geçme notunun 70'den 60'a indirilmesi son derece yanlış bir karar. "Biz Bakanlığa alalım, nasıl olsa zamanla lisanını geliştirir" diyemezsiniz. Diplomatlık böyle bir meslek değildir. İlk günden lisanınızı kullanmanızı gerektirir. Kendimden örnek vereyim. NATO Dairesi'nde işe başladığımızın ertesi günü oda arkadaşım Osman Paksüt ile birlikte "Türkiye-Amerika Ekonomik ve Savunma İşbirliği Anlaşması" müzakerelerinin zabıtlarını tutmakla görevlendirildik. Zaman zaman müzakerelerde mütercimlik yaptığımız da oldu. 61'lik İngilizce ile bakanlığa alınan bir diplomatı müzakere masasına nasıl oturtursunuz? Türk diplomasi ekolü, bugüne kadar dünyada belirli bir saygınlığa sahip olduysa, bir Fransız diplomatı kadar iyi Fransızca bilen Çoşkun Kırca'ların, birinci dili Fransızca olmasına rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında BM güvenlik konseyinde sırf Fransız Büyükelçisini sinirlendirmek için nefis bir İngilizce ile konuşan Osman Olcay'ların, Birleşmiş Milletler'deki Batı grubu toplantılarında arka arkaya bir İngilizce, bir Fransızca ve bir İtalyanca söz alarak Yunanlıyı hasetlikten çatlatan Kamran İnan'ların büyük ölçüde mükemmel yabancı dil bilgileri sayesindedir. Neredeen nereye?

Sınav kurulunda yapılan değişiklikler

1 Mart 2024 tarihli sınav yönetmeliğinde sınav kuruluna ilişkin değişiklikler de yapılmış.Yönetmeliğin 4. maddesinin ikinci fıkrası, "Bakanlıkça belirlenecek yabancı dillerde veya teknik alan bilgisini ölçmek üzere yapılacak yazılı ve sözlü sınavların hazırlanması ve değerlendirilmesi sürecinde, sınav kuruluna yardımcı olmak üzere akademisyenlerden hizmet alınabilir veya Bakanlık ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarından uzman personel görevlendirilebilir" şeklinde yeniden düzenleniyor. Yabancı dil sınavları için akademisyenlerden hizmet alınabilecek olması yeni bir uygulama değil. Nitekim Bakanlığa girdiğimiz 70'li yıllarda Türkiye'nin en iyi İngilizce bilen hocalarından sayılan, "Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi" öğretim üyelerinden Prof. Dr. İrfan Şahinbaş'ın hizmetlerinden yararlanıldığını hatırlıyorum. Yeni yönetmeliğe yapılan eklemeyle sınav kurulları akademisyenlerin yanı sıra bu kere diğer kamu kurum ve kuruluşlardan temsilcilere de açılmış oluyor. Ne yazık ki sınav kurullarındaki kariyerden gelen büyükelçiler gittikçe azınlığa düşmeye başladı.

Sınav kurulunun toplanma ve karar alma sayısı da yazılı sınavlarda beşten üçe düşürülmüş. Halbuki sınav kağıtlarının okunması sırasında not verenlerin sayısı düştükçe değerlendirmelerde yanılgı payı o kadar artar, adaletten uzaklaşılır.

Bir diplomatta aranan nitelikler

7 Aralık 2018 tarihli bir önceki sınav yönetmeliğinin sınav kurulu üyelerinin adaylarda arayacakları niteliklere ilişkin "Sözlü sınav çerçevesinde adaylar, öncelikle bakanlığın görevleri ve çalışmalarıyla ilgili konulardaki alan bilgisi, muhakeme, kavrayış, temsil görevine ilişkin nitelikleri ve yeterlilikleri, genel kültür düzeyi, Türkçe ve yabancı dilde ifade yeteneği ile genel davranış ve tepkilerinin meslek gerekliğine uygunluğu açısından değerlendirilir. Bu değerlendirmede yeterli görülmeyenler giriş sınavıını kaybeder" şeklindeki 10. maddesinin 5. paragrafı yeni yönetmelikten tamamen çıkarılmış. Bu değişiklikten sonra artık not verirken kurul üyelerinin elleri serbest kalıyor. Bir diplomat adayında temsil görevine ilişkin nitelikler aranmayacak da ne aranacak?

Sınavlarda karşılaşılacak fiziki zorluklar

8 Ağustos tarihli duyuruda ilk kez Ermenice, İbranice, Portekizce gibi yabancı dillerde sınav yapılacağı, farklı diller itibariyle toplamda 4000 adayın sınavlara çağrılacağı belirtiliyor. Bakanlığın İngilizce, Almanca, Fransızca dışında bugüne kadar ihmal edilen diğer yabancı dillere açılması şüphesiz olumlu bir gelişme. Ancak 4000 kişiye nasıl salon bulunacak? Yeterli sayıda sınav gözlemcileri nerelerden derlenecek? Sınav güvenliği nasıl sağlanacak? 10 bin sayfayı aşacak sınav kağıtları aynı sınav kurulu üyelerince aynı özenle okunabilecek mi? Umarım bu sorunların hepsi düşünülüp dikkate alınmıştır.

Yarışma ve yeterlilik niteliğindeki Dışişleri giriş sınavları Türkiye'de hatır gönülün işlemediği, Bakanlığın FETÖ'nun kumpasına maruz kaldığı birkaç dönem haricinde hiçbir şaibenin bulaşmadığı en saygın imtihanlardan biri olarak haklı bir ün yapmıştır. Türk hariciyesinin dünyada sayılı diplomasi ekollerinden birisi olarak değerlendirilmesindeki etkenlerin başında diplomatlarının çok ciddi bir elemeden geçirilerek liyakatlı olanların camiaya alınmasıdır. Sınavların hazırlanması, yürütülmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesi yılların getirdiği birikimlerin ürünüdür.

Yeni sınav yönetmeliğiyle galiba "Dışişleri'nin sıradanlaştırılma öyküsü"nde de sona yaklaşılıyor.

Hasan Göğüş kimdir?

Hasan Göğüş, 1953 yılında Gaziantep'te doğdu. 1976'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu.

Diplomatik kariyerine 28 Nisan 1977'de başladı. Yurtdışında sırasıyla Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde ikinci kâtip, BM Cenevre Ofisi nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği'nde başkâtip, Londra Büyükelçiliği'nde müsteşar, AGİT'te Daimi Temsilci Yardımcısı olarak çalıştı.

Dışişleri Bakanlığı merkezde; Müşterek Güvenlik İşleri, Savunma Anlaşmaları ve Uygulama dairelerinde ikinci kâtiplik, müsteşar özel kalem müdürlüğü, Bağımsız Devletler Topluluğu Genel Müdürlüğü'nde Orta Asya Daire Başkanlığı, AGİT Silahların Kontrolü ve Silahsızlanma Genel Müdür Yardımcılığı, Çok Taraflı Siyasi İşler Genel Müdürlüğü ve Avrupa Birliği ve Avrupa ülkeleriyle ikili ilişkilerden sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Merkezdeki son görevi sırasında Türkiye-Hollanda ilişkilerine katkılarından dolayı Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından "Oranje- Nassau" nişanı ile ödüllendirildi.

Büyükelçi olarak Türkiye'yi sırasıyla Yeni Delhi, Atina, Viyana ve Lizbon'da temsil etti. 23 Ekim 2018'de Dışişleri Bakanlığı'ndan emekliye ayrılan Hasan Göğüş, Uluslararası Kalkınma Hukuku Örgütü Danışma Kurulu ve Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyeliklerini sürdürüyor, T24'te dış politika konusunda yazılar yazıyor.

Hasan Göğüş'ün ayrıca 42 yıllık meslek anılarını derlediği, Doğan Kitap'tan yayımlanmış "Zor Başkentlerde Diplomasi" ve köşe yazılarını topladığı İdeal Kitap'tan yayımlanmış "Diplomasi Yazıları" isimli iki kitabı bulunmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Nerede kaldı Avrupa Birliği’nin ortak dış ve güvenlik politikası?

Bugün gelinen noktada AB’nin ortak bir dış politikasından bahsetmek mümkün değil. Kıbrıs ve Yunanistan’la ilişkiler babında Türkiye’yi kınamak haricinde hiçbir konuda ortak politikalar üretilemiyor. İsrail’in Gazze’deki katliamları, Suriye, Ukrayna gibi Avrupa güvenliğini doğrudan ilgilendiren sorunlarda sessiz kalıyorlar. Esasen uzun bir süredir can çekişmekte olan ortak dış ve güvenlik politikasına 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralan Orban’ın Macaristan’ı son noktayı koydu

Suriye sarmalında kırk yıllık kani olur mu yani?

Türkiye’nin işi o kadar kolay değil. Suriye’nin Afganistanlaşması, Güneyimizin Peşavirleşmesine yol açabilir. HTŞ’nin içerisinde çok sayıda cihatçı gruplar yer alıyor. Bu grupların HTŞ’ye egemen olması halinde YPG/PYD’nin terör koridorunu önleyelim derken güney sınırlarımızda HTŞ’nin oluşturacağı bir terör koridoru ile karşılaşmamız pekâlâ mümkün

Kadınların fendi Netanyahu’yu yendi

Kamuoyunda “Lahey’i basma yasası” olarak da bilinen “Amerikan Askeri Personelini Koruma Yasası”, (ASPA) ayrıca Amerikan askerlerini kurtarmak için ABD’nin her türlü önlemi alabileceğine ilişkin hükümler içeriyor. Trump yönetimi devraldığında hasbelkader bir Amerikan askeri UCM’lik olursa, maazallah, Trump bu yasaya dayanarak Lahey’i “cehenneme çevirmeye” kalkışabilir

"
"